DEVAM: 55- ALLAH'A HAMD
EDENLERİN FAZİLETİ BABI
حدّثنا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ
الْمُنْذِرِ
الْحِزَامِيُّ.
حدّثنا
صَدَقَةُ
بْنُ بَشِيرٍ،
مَوْلَى
الْعُمَرِيِّينَ،
قَالَ: سَمِعْتُ
قُدَامَةَ
بْنَ
إِبْرَاهِيمَ
الْجُمَحِيَّ
يُحَدِّثُ؛
أَنَّهُ
كَانَ
يَخْتَلِفُ
إِلَى عَبْدِ
اللهِ بْنِ
عُمَرَ بْنِ
الْخَطَّابِ،
وَهُوَ
غُلاَمٌ.
وَعَلَيْهِ
ثَوْبَانِ
مُعَصْفَرَانِ.
قَالَ،
فَحَدَّثَنَا
عَبْدُ اللهِ
بْنُ عُمَرَ؛
أَنَّ
رَسُولَ اللهِ
صلى الله عليه
وسلم
حَدَّثَهُمْ
((أَنَّ
عَبْداً مِنْ
عِبَادِ
اللهِ قَالَ:
يَا رَبِّ!
لَكَ الْحَمْدُ
كَمَا
يَنْبَغِي
لِجَلاَلِ
وَجْهِكَ وَلِعَظِيمِ
سُلْطَانِكَ.
فَعَضَّلَتْ
بِالْمَلَكَيْنِ.
فَلَمْ
يَدْرِيَا
كَيْفَ يَكْتُبَانِهَا.
فَصَعِدا
إِلَى
السَّمَاءِ وَقَالاَ:
يَا رَبَّنَا!
إِنَّ
عَبْدَكَ قَدْ
قَالَ مَقَالَةً
لاَنَدْرِي
كَيْفَ
نَكْتُبُهَا.
قَالَ اللهُ
عَزَّ
وَجَلَّ،
وَهُوَ
أَعْلَمُ بِمَا
قَالَ
عَبْدُهُ:
مَاذَا قَالَ
عَبْدِي؟
قَالاَ: يَا
رَبِّ!
إِنَّهُ
قَالَ: يَا
رَبِّ! لَكَ
الْحَمْدُ
كَمَا
يَنْبَغِي
لِجَلاَلِ
وَجْهِكَ
وَعَظِيمِ
سُلْطَانِكَ.
فَقَالَ
اللهُ، عَزَّ
وَجَلَّ،
لَهُمَا:
اكْتُبَاهَا
كَمَا قَالَ
عَبْدِي.
حَتَّى
يَلْقَانِي
فَأَجْزيَهُ
بِهَا)).
في الزوائد:
في إسناده
قدامة بن
إبراهيم، ذكره
ابْنِ حيان في
الثقات. وصدقة
بن بشير، لم
أر من جرّحه
ولا من وثقه.
وباقي رجال
الإسناد ثقات.
Kudâme bin
îbrâhîm el-Cümahî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Kendisi bir genç iken
üstünde aspurla boyalı iki parçadan İbaret bir elbise bulunduğu halde Abdullah
bin Ömer bin el-Hattâb (r.a.)'ın yanına gidip gelirdi. Kudame demiştir ki:
Abdullah bin Ömer (r.a.) bir gün bize hadis rivayet ederek Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in onlara şu buyruğu buyurduğunu söyledi: «Allah'ın
kullarından biri: "Yâ Rabbi leke'l-hamdu kemâ yenbaği li celâli vechike ve
li azîmi sültânike = Ey benim Rabbim, Senin zatının celaline ve senin
hakimiyetinin azametine layık biçimde sana hamd olsun" dedi. Bu hamd,
kul'un amelini yazmakla görevli iki meleği aciz bırakarak, nasıl yazacaklarını
bilemediler. Bunun üzerine melekler göğe çıktılar ve: Ey Rabbımız, Senin kul'un
öyle bir söz (hamd) söyledi ki nasıl yazacağımızı bilemiyeceğiz, dediler. Allah
(Azze ve Celle) kulunun söylediği sözü en iyi bilen olduğu halde :
Benîm kulum ne
söyledi? diye sordu. Melekler : Ey Rabbimiz o kul: "Yâ Rabbi Leke'l-hamdu
kemâ yenbaği li celali vechike ve azîmi sültânike" söyledi, dediler. Bunun
üzerine Allah (Azze ve Celle) o iki meleğe buyurdu ki: Kulum bana kavuşup da
ben onu söylediği söz (hamd) e karşılık mükâfatlandırıncaya kadar siz o sözü
kulumun söylediği gibi yazınız, buyurdu.»
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Kudame bın İbrAhim bulunur. Onu İbn-i
Hibban, güvenilir zatlar arasında yazmıştır. RAvi Sadaka bin BeşIr'! ne
cerheden ne de güvenilir sayan kimseyi görmedim. Senedin kalan ravileri
güvenilir zatlarelır.